Blog Logo

27 Aralık 2025

2025'te İzlediklerim ve 2025'in En İyileri!

Merhabalar! Kafka'dan Mektuplar'ı uzun süredir ihmal ettiğimi biliyorum. Ara sıra tek tük yazı eklesem de aktif şekilde yazı yazmayı ben de çok özlüyorum. Sık yazı yazdığım zamanlar, bir yandan izlediğim fimlerin kaydını tutmayı, diğer yandan da ilerde dönüp bakınca o filmi izlediğimde ne düşündüğümü görmeyi seviyordum. Bu yazı biraz da onun için aslında. Hem blogu diriltmek hem de 2025'te izlediklerime dönüp bir bakmak için...

2025'te birçok dizi ve film izleme fırsatı buldum. Bazılarını çok beğendim ve 2025'te izlediklerim hakkında bir yazı yazmaya karar verince hiç düşünmeden onları listeye ekledim. Bazılarıysa maalesef çok iz bırakmamıştı. O yüzden bir dedektif gibi online platformlardaki izleme geçmişimden ya da epostamdaki bilet pdflerinden bulmaya çalıştım.

Film ve dizileri olabildiğince kronolojik olarak sıralamaya çalıştım. En çok beğendiğim eserleri ise yazının sonunda listeledim. Ancak 2025'e elveda yazısının ruhuna uygun olması açısından, "2025'in En İyileri" kısmı için benim 2025'te izlediğim ama aslında önceden yayımlanan filmleri/dizileri değil de 2025'te yayımlananları seçtim. Diziler açısındansa ya tüm bölümleri ya da sezonu 2025'te tamamlanmış olanlar arasından seçtim. Yani aslında çok beğendiğim halde eski bir film ya da diziyse ya da 2025'te sadece ilk birkaç bölümü yayımlandıysa onları En İyiler listesine dahil etmedim.

Umarım bu yazı "ne izlesem" diye düşünenlere fikir olur. Keyifli okumalar!

Filmler

2025'te Premier Yapanlar 




The Brutalist farklı ülkelerde farklı tarihlerde vizyona girmiş. Ben Lahey'de Filmhuis'ta 2025'in başında izlediğim için bu listeye koyuyorum. Brutalist'i çok beğendim. Ancak izlemek isteyenleri uyarayım: izlemesi kolay bir film değil. Oldukça karanlık temaları olan ve bazı yerlerde rahatsız edici olabilecek bir film. Göç öyküsünü bir yolculuk gibi anlatıyor: yoksulluk, ihanet, hem senden önce göç eden memleketlilerinin hem de göç ettiğin ülkenin insanlarının senin küçük görmesi ve onlarca engelin sonunda gelen başarı. Bu yolcululuğun bir sanatçının sanatına nası ilham olduğunu anlatan bir film Brutalist. Adrien Brody'nin bu filmle En İyi Erkek Oyuncu Oscar'ını kazanması şaşırtıcı değil. 

 

Maalesef Materialist'i sevemedim. Acaba eski Türk filmlerinin klasik konularından biri olduğu için mi bilmiyorum ama para mı yoksa aşk mı ikilemi benim için yeni ya da ilgi çekici bir konu değil. Sanıyorum Batı dünyasında çok ele alınan bir konu değil. O yüzden belki de Güney Koreli Celine Song'un yazıp yönettiği Materialists hak ettiğinden daha fazla ilgi gördü ve beğenildi. Tabi Pedro Pascal, Dakota Johnson ve Chris Evans gibi popüler oyuncuların başrolde oluşu da bu ilginin sebebi olabilir. 


One Battle After Another'ı çok sevdim. Esprili bir dille riskli konuları ele alıyor: siyah/beyaz çatışması, ırkçılık, silahlı aktivizm... Kaliteli oyunculuklar ve akıcı olay örgüsüyle, One Battle After Another bu seneki favori filmlerinden oldu!



Yorgos Lanthimos ve Emma Stone iş birliği beni yine şaşırtmadı. Genelde bu ikilinin filmlerini beğeniyorum: Poor Things ve The Favourite bunlara örnek. Bugonia herkesin seveceği bir film değil. Ama Yorgos Lanthimos'un tarzını seviyorsanız ve kendinizi biraz rahatsız hissetmeye hazırsanız bence Bugonia'ya bir şans verebilirsiniz. Bence genel olarak komplo teorileri, dezenformasyon ve şirketler üzerine başarılı bir eleştiri. Bugonia 2003 yapımı bir Kore filmi olan Save the Green Planet!'in uyarlaması imiş. Henüz orijinalini izlemeye fırsat bulamadım. Eğer izlediyseniz, yorumlarda Bugonia'yı mı yoksa Kore versiyonunu mu daha çok beğendiğinizi paylaşırsanız sevinirim.

Sonradan İzlediklerim



1998 yapımı Big Lebowski'yi bu sene izleme fırsatı buldum. Çok yüksek puanlı bir klasik ama şahsen ben absürt komedisini sevemedim. 



Açıkçası bu blogda 2016 yılından bir yazıda bu filmden bahsediliyor. O zamanlar film-dizi incelemelerine ek olarak kültür sanat haberlerini çeviriyordum. Tarantino'nun yazdığı en iyi karakterin Lando olduğunu söylediğini yazmışım. 2025'in son günlerinde, sonunda, bu filmi izleme fırsatı buldum (benim ayıbım) ve gerçekten çok sevdim. Nazi tarihini yeniden yazan esprili bir Tarantino klasiği. Şimdiden iyi seyirler!

Diziler

2025'te Premier Yapanlar 




Silo çok severek izlediğim bir dizi oldu. Distopik bir gelecekte geçen Silo, bizleri toplum sözleşmesi, hukuk kurallarının meşruiyeti, güçler ayrılığı ve demokrasi gibi pek çok tema üzerine düşündürtüyor. Yeni sezonunu merakla beklediğim dizilerden.



Bu sene beni en çok etkileyen eserlerden biri Adolescense. Tüyleri diken diken eden bu mini dizi suça sürüklenen çocuk, adalet, suç ve cezanın şahsiliği, incel hareketi gibi konuları ele alıyor. Başroldeki Owen Cooper'ın oyunculuğu takdire şayan. 

Apple Cider Vinegar (2025)

 
Apple Cider Vinegar gerçek hayat öyküsünden esinlenen bir mini dizi. Belle Gibson isimli Avustralyalı dolandırıcı influencer'ın hikayesi. Sonuna kadar izlesem de maalesef Apple Cider Vinegar bu seneki en iyi diziler listeme giremedi. Eğer gerçek hayat uyarlamalarını seviyorsanız hoşunuza gidebilir.


Bu senenin en iyi komedi dizilerinden biri Studio. Kendine özgü çekim tarzı ve esprileriyle Studio'yu ben gerçekten çok beğendim. Hollywood'un arka planında neler döndüğünü espri bir dille anlatan ve Seth Rogen'ın başrolde olduğu Studio bu seneki favorilerimden!


Sanki tam olacakmış da olamamış gibi bir dizi oldu Too Much benim için. Bence çok dağınık bir anlatım biçimi vardı. Andrew Scott ve Naomi Watts gibi büyük isimleri konuk oyuncu olarak izlemek ilginçti. Megan Stalter'ı Hacks'te yan rolde izledikten sonra başrol olarak görmek de beni şaşırttı. Bence konusu aslında umut vaat eden ama maalesef potansiyelini boşa harcamış bir dizi Too Much.



Kız arkadaş - kayınvalide çatışmasına İngiltere'nin sınıf çatışması arka planda eşlik ediyor. Bence her ne kadar bir başyapıt olmasa da izlemesi keyifli bir diziydi.



İrem Sak'ın modern bir kadının işyerinde, ikili ilişkilerde ve genel olarak Türkiye'de var olma mücadelesini ele alan dizisini severek izledim. Baş karakter Pınar'ın, Anadolu'lu bir aileden geldiği halde, okumuş ve iş hayatında belli bir yere gelmiş, seküler, biraz işkolik ve güçlü bir kadın olarak ataerkil ve gün geçtikte çürüyen bir toplumda kendini var etmeye çalışırken yaşadığı problemleri izliyoruz. Her ne kadar en iyi diziler arasına giremese de severek izledim. 

Bir modern kadından diğerine... Bence I Love LA, And Just Like That'ten katbekat daha iyi bir Sex and the City! Rachel Sennott'ın I Love LA'ini beklediğimden çok daha fazla sevdim. Kusurları olan gri bir başrol izliyoruz, dağınık ama hırslı. Bu yönden Carrie'yi andırıyor. Her ne kadar bazı noktalarda daha iyi olabilirdi diye düşünsem de bence umut vaat eden bir dizi, I Love LA. Bence öyle bir yerde ki şu an ya ikinci sezonunda yeni bir klasik olacak ya da silinip gidecek.


Konusu çok ilginç olan ve sırf gizemini çözmek için izlemeye devam ettiğim bir dizi Pluribus. Aksini düşünecekler olacaktır ama şahsen ben çok beğenerek, etkilenerek izlemiyorum bu diziyi. Sırf merakımdan devam ediyorum. Başkarakter gerçekten çok itici. Yeni bölümleri fikrimi geriye dönük olarak değiştirme potansiyeline sahip. O yüzden bekleyip görelim. Konusu izleyiciyi felsefi sorgulamalara götürüyor: bireysellik ve toplum, yalnızlık, mutluluk, hedonizm ve hayatın anlamı üzerine düşündürücü bir dizi.

Yeni Bölümleri 2025'te Yayımlananlar 




Severance hakkında yazdığım ayrıntılı bir yazı zaten blogda mevcut. Bence çok başarılı bir kurumsal eleştiri Severance. Yeni sezonunu merakla bekliyorum ve umuyorum ki bazı şeyleri açıklarken mahvetmezler.

The White Lotus (3. Sezon — 2025)


White Lotus'un üçüncü sezonunu ben çok sevmedim açıkçası. White Lotus genel olarak benim için izlemesi keyifli ama asla doruk noktasına ulaşamayan bir dizi. 



İlk sezonunu ikinci sezonundan daha çok sevmekle birlikte bence genel olarak izlemesi keyifli bir dizi. Aynı isimli ünlü oyundan uyarlama. Dünyanın sonu temalı bilim kurgu hikayelerini seviyorsanız, tavsiye ederim.


 
Eğer tatlı kısa bir komedi dizisi arıyorsanız Platonic'i kesinlikle tavsiye ederim. Kadın erkek arkadaşlığı hakkında bir komedi dizisi.



Genel olarak sevdiğim bir polisiye hikayesi Slow Horses. Gary Oldman'ın canlandırdığı anti-hero başkarakter liderliğinde beceriksiz, sürülmüş ajanların İngiliz istihbaratının çözemediği dosyaları çözüşünü izliyoruz. Son sezonu benim en az keyif aldığım sezon oldu, maalesef. Yine de İngiliz komedisi ve polisiye severler için keyifli bir öneri Slow Horses.


Fallout'ın ikinci sezonu daha yeni yayımlanmaya başladı. Şimdilik daha ilk iki bölümünü izledim. Benim severek izlediğim bir dizi, yine aynı isimli bilgisayar oyunundan uyarlama. The Last of Us gibi bilgisayar oyunu ile birebir devam etmiyor. Sadece aynı evrende geçiyor. Yani oyunu oynayanlar için de yeni bir öykü Fallout dizisi. İlk sezonunu zaten çok beğenmiştim. İkinci sezonunun da ilk iki bölümünü severek izledim. Yine dünyanın sonu, şirketler ve insan doğası hakkında etik sorgulamalar yaptıran bir dizi Fallout.

Sonradan Keşfettiklerim/Yeniden İzlediklerim




Blogda Succession hakkında bir inceleme yazısı bulunuyor. Bu sene baştan sona yeniden izledim. Benim için gerçek bir başyapıt. Murdoch ailesinden esinlenen Succession, büyük medya imparatoru Logan Roy'un veliahtı olarak kimi ve nasıl seçtiğini anlatıyor. Hırslı ama sevgiye muhtaç çocuklar, ruhsuz kurumsal dünya ve şirketlerin elinde oyuncak siyaset. Bana kalırsa, baştan sona kusursuz bir dizi Succession. Şimdiden iyi seyirler!

Shrinking (2023-)


Tatlı, pozitif, umut veren bir aile dizisi. Çok severek izledim. Mental sağlık bir labirent. Bazen terapistlerin de terapiye ihtiyacı olabilir. Bu tatlı dizi bize farklı yaşlardan ve arkaplanlardan oluşan bir arkadaş grubunun insan olmanın getirdiği sorunlarla nası başa çıktığını anlatıyor. Tatlı bir komedi arıyorsanız kesinlikle tavsiye ederim. 

Trying (2020-)


Çok tatlı başlayan ama maalesef dördüncü sezonunu bitiremediğim bir dizi Trying. Bence özellikle ilk iki sezonu inanılmaz keyifli. Evlat edinmeye çalışan genç bir çiftin yaşadıklarını izliyoruz. İngiltere'deki evlat edinme sisteminin aşamalarını izlerken diğer yandan da çiftin arkadaş grubundaki ya da ailesindeki çeşitli hayatın içinden gelişmelere tanık oluyoruz. Dördüncü sezon bana ilk üç sezonun yapay zeka tarafından yeni katılan karakterlerle yeniden yazılmış bir versiyonu gibi geldiği için maalesef katlanamadım. Sizin ne düşündüğünüzü merak ediyorum!

Ted Lasso (2020-)


İyi hissettiren bir dizi Ted Lasso. Ted Lasso, yeni bir koç ile kaderi değişen başarısız spor takımı filmlerini andıran konusunun yanında mental sağlık, Amerikan ve İngiliz kültürü arasındaki farklılıklar gibi farklı temalara da değiniyor. Tatlı bir komedi dizisi arıyorsanız, kesinlikle tavsiye ederim.

2025'in En İyileri 

Sıra geldi 2025'in en iyilerine! 

Filmler


Sonuna kadar okuduğunuz için teşekkürler! 

Umarım 2026'da hem daha çok film/dizi izleyebilme hem de bunlar hakkında inceleme yazısı yazma fırsatı bulabilirim. 

Yeni yılda yeni yeni yazılarla görüşmek dileğiyle! Mutlu seneler! 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder